Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Sayın Yiğit Bulut, "Yerli ve milli ekonomi modeline doğru adım adım ilerliyoruz" diyedursun gerek ekonomide yaşanan gelişmeler, gerekse pandemi sürecindeki çaresizlik bunun böyle olmadığını gösteriyor.
Uygulanan ekonominin yerli ve milli olmadığını görmek için, sonuçlara bakmak yeterli.
Dolar dün 8.45 lirayı gördükten sonra 8.30 lira seviyesine yerleşti.
Böyle devam ederse 6 Kasım 2020'de kırılan 8.57 liralık rekor da aşılmış olacak.
Paramız dolar ve diğer döviz kurları karşısında hızla erimeye devam ediyor.
Yerli ve milli bir ekonomi modelinde TL'mizin değerini yabancılar değil, biz belileyebiliriz ve paramız istikrarlı ve güvenilir olur.
Türkiye'nin önde gelen sanayicileri de ekonomi konusunda hükümete çok ağır eleştirilerde bulundular. Onların bu eleştirileri, pratik olarak yaşadıkları sorunlardan kaynaklandığı için oldukça önemli ve mutlaka dikkate alınması lazım. Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği'nden (TÜSİAD) yapılan açıklamada şunlar ifade edildi:
"Kredi genişlemesine bağlı gerçekleşen istisnai büyüme ile enflasyonist baskı arttı, hem faiz hem kurun yükseklerde seyrettiği bir ekonomik ortam oluştu."
"Kalkınmanın ön koşulu istikrardır, son 2.5 yılda TÜİK başkanı 4 kez, TCMB başkanı 3 kez değişmiştir." (Dün de MB Başkan Yardımcısı değiştirildi.)
"TL'nin zayıflığı dışsal şoklar karşısında bizi korunmasız bırakacaktır."
"TL'ye güveni yeniden kazandırmalıyız, aksi takdirde had safhaya varan işsizlik, alım gücünde azalma, büyümenin finansmanı gibi temel sorunların çözülmesi mümkün değil. İşsizlik toplumu korkutucu boyutta tehdit etmekte."
"Rezervlerimiz azaldı."
"Gıda enflasyonunun özel olarak ele alınması, tarım sektörünün sorunlarını kalıcı çözecek bir programın hazırlanmasının gereğine inanıyoruz."
"Hepimiz son aylarda art arda gelen beklenmedik gelişmeleri anlamaya çalışıyoruz."
"Ortalığın toz duman olduğu, yetki ve sorumlulukların sınırlarının bulanıklaştığı durumlarda karar nasıl alınır; nereye gittiğimiz konusunda kafamızda bir cevap yoksa plan nasıl yapılır? Kurumsal yapıların öngörüldüğü gibi çalışacağı varsayımı olmadan yarın ne olacağı nasıl bilinir; ilan edilmiş olan kurallar yarın değişebilirse, yarına ilişkin kararlar nasıl alınır?"
İşadamları özetle ekonomide yaşanan birçok sorunu belirtmişler.
Eğer gerçekten ekonomimiz Sayın Bulut'un iddia ettiği gibi yerli ve milli olsa işadamlarının bu haklı serzenişleri hiç olur muydu?
Bu sorunların kendiliğinden çözüldüğüne şahit olurduk.
Çünkü bahsedilen bütün sorunlar uygulanan bağımlı ve borca dayalı kapitalist ekonominin yol açtığı sorunlar. Sebepten kurtulmadan sonuçları asla değiştiremezsiniz.
Bir de pandemide geldiğimiz son durum açısından konuyu ele alalım.
Malum, Sayın Cuhurbaşkanı Erdoğan, önceki gün yaptığı açıklamada ülkemizin pandemi konusunda daha kötüye gittiğinin tablosunu önümüze koydu.
Daha önce çok yüksek riskli olarak belirtilen kırmızı kategorideki illerin sayısı 17 iken, 58'e yükseldi. Bu illerin nüfusun yüzde 80'ine karşılık geldiği de belirtildi.
Bu da açıkça gösteriyor ki, pandemi ile mücadele yöntemlerimiz riski azaltmıyor, artırıyor.
Aşının yetersizliği, yoğunluk sebebiyle hastane koşullarındaki yetersizlik ve de kısmi kısıtlamalar netice vermiyor.
Baştan beri yapılması gereken 15 günlük bir tam kapanma idi ama hükümetin bütçesi buna uygun olmadığı için bir türlü bu kararı alamadı.
ODTÜ'lü bilim insanlarının yaptığı çalışmaya göre tam kapanma için ihtiyaç duyulan meblağ 150 milyar lira civarında idi.
Tüm vatandaşların tam kapanma döneminde ihtiyaçlarını karşılayabilecek olan bu meblağı siyasilerimiz bulamadı.
Bir açıdan baktığınızda 2020 yılında 172,7 milyar lira bütçe açığı vermiş ve 2021 yılı için 245 milyar lira bütçe açığı hedefi olan bir ülkeyiz; diğer açıdan baktığımızda ekonomistlerin ifadeleriyle son bir haftada dolardaki hareketlilik sebebiyle Hazine'nin dış borcu 100 milyar lira arttı.
Yani borca bağımlılığımız sebebiyle 100 milyar lira daha bize para satan küresel faiz lobilerine para kazandırmış olduk. Faiz lobilerine var, vatandaşa yok.
Eğer ekonomimiz gerçekten yerli ve milli olsa, böyle bir sömürü tablosuyla hiç karşılaşır mıydık?
Kendimizi kandırmaya gerek yok. Uyguladığımız kokuşmuş kapitalist sisteme "yerli ve milli" demekten artık vazgeçelim.
Bugün dünyada bir tane yerli ve milli ekonomi modeli var o da Prof. Dr Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'dir. İşin garip tarafı Sayın Bulut da bunun böyle olduğunu çok iyi bilmektedir.
"Yerli ve milli" olmak için birçok kriter sayabiliriz ama bence en önemlisi "para"dır
Türkiye'nin bugün bastığı TL, aldığı dolar borcun karşılığıdır. Prof. Dr. Baş'ın ifade ettiği gibi "Doların tercümesidir." Doların tercümesi bir parayla milli ekonomi olmaz.
Milli Ekonomi Modeli parayı, emek ve üretimin karşılığı olarak tanımlamaktadır. Bu para "Milli Para"dır. Paran "milli" olursa, ekonomin de "milli" olur.
Bugün ekonomiyi gerçek manada milli yapacak çözüm modeline sahip tek parti Bağımsız Türkiye Partisi'dir. Çünkü Milli Ekonomi Modeli'ni parti programına alan tek partidir.